Dry aged et, pancake, burger gibi trileçe de bir dönem Türkiye restoran dünyasının merkezine oturmuş figürlerden biri. Esnaf lokantasından kahveciye her menüde trileçe görmeye başlamıştık ve nerenin trileçesi daha iyi diye tartışmalara tanık olmuşluğumuz var!
Trileçe ismi, İspanyolca üç süt anlamına gelen ‘"tres leches" tatlısından Türkçe’ye evrilerek ortaya çıkmıştır. 19'uncu yüzyılda Kuzey, Orta ve Güney Amerika, Karayipler'de ortaya çıktığı biliniyor. İkinci dünya savaşı sırasında bir süt tozu firması Trileçe tarifini Arjantin, Şili, Küba, Meksika ve Venezuela ülkelerinde etiketlerinde paylaşmaya başlıyor. Güney Amerika’da Trileçe ismi gibi sütün üç farklı haliyle yapılıyor; tatlı olmayan konsantre süt, konsantre süt ve krema.
Türkiye’de de trileçe üç farklı süt ile yapılıyor; inek, keçi ve manda sütü. Bir söylentiye göre; Güney Amerika pembe dizilerinden etkilenen Arnavutluk’taki şefler, tatlıyı kendilerine göre yapılandırıyor ve Türkiye’de yapılan halini ortaya çıkarıyorlar. Türkiye’de trileçenin bu derece popüler olmasının sebebi ise, Arnavutluk başbakanının Boğaz köprüsünde trileçe yemesidir.
Trileçenin kekini yaparken tereyağı kullanılmıyor, çünkü tereyağı sütlerin ve yumurta akının verdiği baloncuklu hafif dokuyu değiştiriyor. Birlikte servis edildiği karamel sos ise olmazsa olmazıdır.
Mutfağa geçelim ve herkesin favorilerinden Trileçe yapmaya başlayalım!
Karameli yaparken, şekerin yanmamasına özen gösterin, tavadaki şeker renk değiştirmeye başlayınca, tereyağı ve kremayı ekleyip hızlıca karıştırın.
Trileçeyi çilek, böğürtlen gibi kırmızı meyvelerle ve her porsiyon için 1 top Algida Maraş Usulü Sade dondurma ile servis edebilirsiniz.