İlk yağlı boya tabloların natürmortlar olduğunu ve bu eserlerin konularının da sebzeler, meyveler ve çeşitli tabaklar olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, yemeğin sanatla oldukça yakın bir ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz. Bu tablolar genellikle yemek yazarları ve araştırmacıları için dönemlere ve bölgelere ait olarak tüketilen malzemelerin de bir nevi kaydını oluşturuyorlar. Diğer bir yandansa, biz izleyiciler bazen bir tablonun neyi nasıl anlattığını unutup tamamen iştahımızı kabartan bu çalışmalara dalıp gitmemizi sağlıyor.

Bizi tabloların içine çeken bu çalışmalar, genellikle Rönesans’ın gerçekçi çalışmalarında karşımıza çıkıyor. Hayatını ve tüm kariyerini yemekleri resmetmeye adamış sanatçılardan biriyle başlayalım: Osias Beert. Flemenk ressam Beert, 1580-1623 yılları arasındaki kısa yaşamına Avrupa sofralarını tanımlayan birçok tablo sığdırıyor ve aynı zamanda tabloları bugün Belçika ve Hollanda’da tüketilen yemeklerin ilk kayıtlarını oluşturuyor.

Sanat tarihine geçmiş diğer bir ressam ise Belçikalı Pieter Claesz. Sanatçı barok tarzını benimseyen natürmort çalışmalarıyla bilinse de tablolarında kullandığı meyve ve etlerden oluşan sofralar dönemin yeme-içme alışkanlıklarına ışık tutuyor. Bu çalışmalar yalnızca yemek malzemeleri değil; çatal, bıçak desenleri ve türleri, sofra düzenleri ve pişirme yöntemleri gibi mutfakla ilintili bilgileri de taşıyor. Öyle ki, en eski yemeklerden biri olarak kabul edilen etli tartların izi bu tablolar üzerinden sürülüyor ve bölgelere göre kategorilere ayrılmalarına yardımcı oluyor.

Kimi zamansa tamamen bir sofra gibi görünseler de semboller incelendiğinde dini referanslar ve göndermelerde bulunuyorlar.

Yine Belçikalı olan Clara Peeters kadın Rönesans sanatçılarından biri olarak tüm çalışmalarını bu bağlama göre yapıyor; süslerle bezenmiş bir bıçak üzerine kendi imza detayını yerleştiren Peeters, kadehlerindeyse kendi yansımasını resmediyor.

Özellikle ‘Altın Çağ’ olarak adlandırılan ve barok tarzın yaygın olduğu bu dönemdeki birçok tablo; sadece mutfak tarihçilerinin değil, yemeksever herkesin iştahını kabartıyor.